15 Ekim 2014 Çarşamba




^^

son kez getirdim seni bu uçurumun kenarına
seni atabilirim şimdi sonra tutarım belki
belki dönüp giderim
belki kala kalırım düşüşünle
son kez getirdim seni bu bulutların ortasına
elinden tutabilirim ama yanlış anlama
anlama bakışlarımı manalı
anlama gülüşümü mükemmel
son kez getirdim seni bu yerin yedi dibine
yedi kez olmaz dedim sana
sana bakamam dedim öyle
sana beni veremem ki
şart mı dedin !
şart mı illa birini seçmemiz ?
illa kaybedecek miyim  seni ?
seni göremez mi gözlerim benimde istediğim gibi
giderim dersen gitme derim
söz verdim sana
sen gitmeden gitmem...
bırakmam ...

***

son kez getirdin beni bu uçurumun kenarına
beni atabilirsin şimdi sonra tutarsın belki
belki de dönüp gidersin
belki kalırsın orda
son kez getirdin beni bu bulutların ortasına
elimden tuttun ama akıp gitti zaman
zaman bakışların kadar neden manalı ?
zaman gülüşün gibi neden masum ?
son kez getirdin beni bu yerin en dibine
en dibini de senden gördüm en şahanesini de
bu kadar mı zor  ?
zor olan duvarları mı yıkamamak ....
o küçük ışıktan içeri mi girememek ?
seni göremez mi gözlerim benimde istediğim gibi
giderim dersen gitme diyemem
söz verdim sana
ben gidemem
bırakamam ....





14 Ekim 2014 Salı



^^

ben onu bir şarkının hiç anlaşılmayan nakaratında buldum
bulup 40 kez söyledim
istedim ki 41. kez olsun
istedim ki dünya bir kere dursun
kirpiğinin kıvrımında ki o tele tutunup,bakışlarında kahroldum
umudumu neyde kaybettim ben ?
nerede kaldı şimdi gerçekler ?
eski destanlarda ki erkek kahramanım  ben
dağları da, çölleri de aştım
bende ki tüm duvarları yıktım
öyle yollar kurdum ki ona
gelsin diye
gelmedi ...
attığım zemini yaşlarımla kardım
yıkılsın duvarları diye
gözlerimi kapamadım
bir kuru dala tutunup sırtıma aldım
40 uzun gece dualarla uyandım
rüyalarda avundum,
hayallere kapıldım
soracaksın beyhude geçen ömrü !
en iyi ben bilirim
imkansız aşklara tutunup yaşamayı
en iyi ben bilirim
günaydınsız uyanmaları
şimdi ben onu bir şarkının nakaratına hapsettim
bir ben söylüyorum
bir gün gelecek söylettirmeyecek
bir ben biliyorum
bir gün gidecek
bir ben gidemiyorum
bir gün ...
ne zaman gelecek ?





13 Ekim 2014 Pazartesi



^^

Ağladım . bir şehirden , başka bir şehire sonra bir başka şehire giderken ... başımı sevdiğim adamın omzuna yaslayabilecek mesafem varken, bir pencere kenarına yaslanarak ağladım. gözlerim sadece onu ve arzuladıklarımı görmekten kör olmuşken ... bir kaç damlayı ona, ama diğerlerini kendime akıttım. Acıttım yine canımın son parçasını . Başka sevecek bir yürek kalmamış gibi  en son hakkımı da kullandım . oysa alt zemin 'çok şey istemedimdi ' bu sefer. Ama istemiştim. Havva ananın yaptığı gibi yasak elmayı istemiştim. Ama Ademi'i ikna edememiştim. Ne kadar çok istediğimi belli ettikçe elmadan daha da uzaklaşmıştım. Benim olmayacağını anladıkça da hırçınlaşmıştım. Çok şey istemiştim gözyaşlarım tüm ana yolları ıslattığında anladım. O yollar bir ona çıkmadığını gördüğüm de kavradım. Yalnızdım. Arkamda yasak elma' nın o muhteşem gölgesi . önümde bilmediklerim ... Ders almadığıma ikna olduğum bir geçmişimle yine yüzleşmiştim. Yeri geldiğinde gitmeyi bilmemekti hepsi... Yeri gelmişti yine ... Ve yine gidememiştim ...






^^

görmüyorsun , nedenini bilmediğinden
gerçi bilsen de görmek istemezdin ...
ona yalvarmayalı ne çok olmuş !
dualarımla uyuya kaldığımda anladım .
çekip gidememek ne acı
seni rüyalarımda görünce anladım.
çok şey istemedim dedikçe ona
aslında ne çok istemişim
aslında benim olmayanı belki de
hiç hiç olmaması gerekeni istemişim
beni bir yabancı gibi eve bıraktığında anladım
ona bana bir işaret ver diye yalvarırken
verse de görmeyenmişim
sonumuz ayrılık dediğin de anladım
akıttığım onca göz yaşı ....

sonu bu yok şiirin
her şeyin sonu olmadığı gibi .
her şeyin sonu olamayacağı gibi ....